Kariyer
hayatım boyunca sayısız girişimci, başkan, lider, CEO, kurum yöneticisi üst düzey yönetici kimliğine sahip,
aynı zamanda hem kurucu hem de şirketinin genel müdürü olan çoğunu başarılı
bulduğum, takdir ettiğim isimlerle çalışma şansım oldu. Aralarında başarısız
olanlar da vardı. Başkalarının başarılı bulup benim kendimce başarısız
bulduklarım da oldu. Sevilenler olduğu kadar ekibi tarafından pek takdir edilmeyen, iletişim gücü
zayıf yöneticilere de rastladım. Onları, bazen uzun bazen de kısa süreli çalışma ortamında yakından
gözlemleme şansım oldu. Bazılarından önemli ve verimli olacağını düşündüğüm
özelliklerini aldım kullandım, hala da kullanıyorum. Bazılarını içimden
kınadım, eleştirdim. “Günün
birinde çalışma arkadaşlarıma ya da ekibimden herhangi birine bu şekilde davranmayacağım” dediğim
davranışları aklıma yazdım, unutmamaya çalıştım. Bu hem olumlu hem de olumsuz nice özellikleri izlerken, onlardan çok şey
öğrendim. Bu nedenle bende iz
bırakan herkese müteşekkirim. Yani varlıklarına teşekkür ediyorum. Bildiklerim;
işime ve bana katkı sağlayan birer unsura dönüşüyorsa bu başta ailem,
eğitim yaşamım, mizacım ve aynı zamanda tecrübelerim ve bu tecrübelerimi
yaşarken bana eşlik eden o nadide insanlar sayesinde oluştu.
Kariyer
yolculuğumdan elde ettiğim deneyimle özellikle yönetim kademesinde yer alan isimlerin;
geçmişte adanmışçasına çalışmış, hala tutku ile çalışıyor olmaları ve tutkularının
başlıca ortak özellikleri olduğunu söyleyebilirim. Aslında bu noktadan
sonra yazarken ben -di’li geçmiş zamanı şimdiki zamana çeviriyorum.
Zira kendi ajansımı yönetip aktif olarak tüm markalarımız için iletişim
danışmanlığı işimizi yürütürken -halkla ilişkiler doğrudan yönetimin
fonksiyonlarından biri olduğu için- hali hazırda başarılı kurucu ve lider
yöneticileri gözlemlemeye devam ediyorum. Hala şanslıyım, şanslı olduğum gibi
onlarla kendimi geliştirmeye de devam ediyorum.
Yöneticinin ekip ve toplum içindeki neredeyse her sözü, her davranışı,
kısacası her hali ekibi, çalışma arkadaşları, paydaşları, çözüm ortakları ve
ürün ve hizmetleriyle hitap ettiği herkes için anlamlı mesajlar taşır. İletişim,
insanın yaşamında kendiyle beraber getirdikleri ve davranışlarıyla başlarken
hitabı ve kelimeleriyle devam eder ve sürer. Tutum ve davranışları, geçmişin
izleri liderin vizyonunu bugüne taşırken o an ağzından çıkanları ve
davranışlarını ya destekler ya da kişilerin gözünde sınava tabi tutar. Güvenilir
bir lider güven vermeye ve iletişimin gücüyle motivasyonu sağlamaya önce en
yakınlarından başlar. Geçmişinde biriktirdiği olumlu bir etki varsa çok önde,
çok güçlü başlar. Buna kazanılmış itibar da diyebiliriz. Kendi itibarı,
markanın itibarını destekler. Ekibi motive eder, her sürecine güç katar.
Geçmişi, gelecek vizyonu ve davranış tarzıyla bugün tanımlanan 5. sevile liderlik sınıfına girebilmesi için vereceği
mesajlar, altın anahtar işlevi görür. Liderin, başkanın, CEO’nun, yöneticinin tevazulu
olabilme, geleceğin liderlerini yetiştirme amaçlı eğitme ve yönlendirme
seviyesine yükselebilmesi için ana mesajları ve alt kırılımlarıyla birlikte tüm
mesajlarını ve bunların oluşma süreçlerini yönetmesi gerekir.
Bir kurum sözcüsü mesajını, profesyonel PR ajansı ve tüm ekibiyle çalışırken
bile önce kendi tortusu, getirdikleri ve hikayesiyle belirler. Ajans ya da
iletişim danışmanı hizmet verirken kurucu ya da yöneticinin başarı öyküsü,
markanın ürün ve hizmetlerinin kıymeti, katkıları, özellikleri gibi konular ekseninde elbette içerik ve
mesaj belirler, teknik düzenlemeleri yapar. Ama kurucu ya da yöneticinin imzasıyla o mesajlar
güçlenir ve etkili hale gelir. Ham hikâye liderden gelir. O hikâye yoksa eğer başkaları tarafından
uydurulamaz, yazılamaz. Lider olmayı başaramamış biri söylemlerle, yazılan
mesajlarla lider haline getirilemez. Getirilse bile-tarihte bunun örnekleri
var- kısa sürer. Sürdürülemez. Asırlık çınarlara dönüşmüş şirketlerin kurucu ve
yöneticileri hikayelerini en başta kendileri yaratan, bu hikâyeyi yaşarken ve
birlikte üretirken önce insana
odaklanan, duygulara ulaşmayı bilen kişilerdir. İnsanlar için ne
söylendiğinden çok nasıl söylendiği önemlidir ilkesiyle neyi, kime, nasıl
söylediğini bilen kişilerdir. Yönetici ancak bu şekilde algıyı yönetebilir.
Çünkü iletişimi yönetmek, algıyı yönetmektir. İletişimi yönetmek, davranış
biçimleri oluşturmak ve iş hedeflerine ulaşmak için en güçlü araçtır. Şirketlerin
ve yöneticilerin yaşadıkları itibar sorunları, çoğunlukla kurumların ve kurum
sözcülerinin kendilerini yeterince ifade edememeleri, iletişim sürecini gerektiği gibi yönetememelerinden
kaynaklanmaktadır. Kurum sözcüsü,
mesajını oluştururken gerçek bir hikâyeden yola çıkmalıdır. Bu hikâyenin
üzerine inşa ettiği mesajlarında insanın kattığı değer tanımlanmalı ve bu
değerin her zaman korunduğu belirtilmelidir. Bütün bunlarla birlikte ürettiğinin
diğerlerinden farkı vurgulanmalı, sadece doğrularla ve son derece yalın bir anlatım
diliyle kamuoyuna aktarmalıdır. Bu mesajlar çerçevesinde; üretici kimliğinin
yanı sıra duygulara da hitap eden, toplumsal fayda gözeten, çevreyi ve
yeryüzündeki tüm canlıları koruyarak geleceğe kalıcı izler bırakmayı misyon
edinen bir kimlik oluşturulmalıdır.
Geçmişe dönüp
baktığınızda bunu tek başına yapabilen liderlere rastlayabilirsiniz. Ancak
bugünün koşullarında, bunun bir ekip oluşturulmadan yapılması oldukça zor
görünüyor. Kurum sözcüsünün iletişim sürecini başarıyla yürütebilmesinin yolu,
bu işi profesyonellere bırakmaktan geçiyor. İletişim sürecinin en kritik
noktalarından birini oluşturan “Başkanın mesajı”, en az lider kadar kurumun ve
markanın itibarını destekliyor. Siz de kurumunuzun, markanızın ya da
şirketinizin varlığını, geleceğe doğru mesajlarla taşımak isterseniz biz
buradayız. Gelin birlikte en doğru mesajlarınızı oluşturarak iletişim
sürecinizi güvenceye alalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder