20 Mayıs 2021 Perşembe

Hakikatin önemsizleştirilmesi ve gerçeğin değeri

 Gelişim sürecinde ilhamını kültürden, sanattan ve iyi iletişim kuran yöneticilerin kişisel deneyimlerden alan markalar bir de dönemin ruhundan sıyrılıp iletişim süreçlerini güvenle ve sadece gerçekler üzerine kurarlarsa farklılaşıp, anlam yaratmaları eskisinden de kolay oluyor. Algı yaratma sürecinde biri bin değil yüz göstermeye çalışmak dahi markanızın iletişim sürecine zarar veriyor. Profesyonel PR sürecinde de gerçeklere dokunmamak, hatta onları özenle korumak gerekiyor. Günümüzde olduğu gibi hakikat önemsizleştirilirse siyasi liderlerin söylemlerinin hakikatle bir ilişkisi olmasının önemini yitirmesi gibi markaların da verdikleri mesajlar maalesef önemini, değerini yitiriyor.

 

Liderlik sırlarını okurken Mustafa Kemal Atatürk’ün tam da bu yazımın konusu olan gerçeğin değeri ve korunmasıyla ilgili tutumunu anlatan bir anısına rastladım. Sizlerle de paylaşmak istiyorum.

 

‘’Savaştan yıllar sonra bir ressam, Mustafa Kemal’e Sakarya Savaşı’nı gösteren bir tablo hediye etti. Kendisi, ön planda yağız bir savaş hayvanına binmiş olarak görünüyordu. Ressam tebrik beklerken, birdenbire Mustafa Kemal’in ‘bu tabloyu kimseye göstermeyin’ demesi üzerine şaşırıp kaldı. Kimse ne söyleyeceğini bilemiyordu. Mustafa Kemal açıkladı: Bu savaşa katılmış olan herkes bilir ki, hayvanlarımız bir deri, bir kemikten ibaretti. Bizim de onlardan arta kalır bir yerimiz yoktu. Hepimiz iskelet halindeydik. Atları da savaşçıları da böyle güçlü kuvvetli göstermekle Sakarya’nın değerini küçültmüş oluyorsunuz’’ dedi.* Bu satırlar Adnan Nur Baykal’ın Hümanist Kitap’tan çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün Liderlik Sırları adlı kitabından. Atatürk’ün hakikatin değerini anlatan bu tutumu üzerine yorum yapmaya gerek yok.

 

Dönelim günümüze ve yazıya konu olan kavrama… Birçok kaynakta hakikatin önemsizleşmesi döneminin Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi ve İngiltere’nin AB’den çıkması ile birlikte başladığı vurgulanıyor.  Bu yeni dönemde olgular bir kenara bırakıldı, duygular kışkırtıldı. Hatta Trump kampanyasını ve seçimini tanımlayan kavram Post-truth yılın kelimesi oldu. Post-truth’un hakikat / doğru ötesi, gerçek ötesi, gerçeğin değersizleştirilmesi, hakikatin önemsizleştirilmesi olarak birçok tanımı yapılmış. Bir konuda kamuoyunu oluştururken, nesnel hakikatin daha az etkili olup, kusurlu mantıksal kurgular üretip bir de bunların izlenim, duygu ve algıların önde tutulması. Herkesin öznel gerçeği devreye girer ve istenildiği gibi sunulursa hakikatin önemsizleşmesi de kaçınılmaz olur. Oysa gerçek bizzat görülen, deneyimlenen, ölçülen, kayıt edilebilen, görüntülenen, bariz hakiki ve dolayısıyla da doğru olandır. ‘’Hakikatin önemsizleşmesi, yalan söylemekle eş anlamlı değildir. (Zarzalejos, 2017,s.11)  Yalanı bolca içerir ve ondan çokça yararlanır fakat, yalandan başka ve yeni bir şeydir. Yeni olan, siyasetçilerin yalanları ya da yalancılıkları değil kitlelerin buna verdiği tepkidir. (d’Ancona, 2017, s. 26) ‘’  Yalanın Siyaseti kitabında Yalın Alpay ise siyasi iletişim açısından böyle tanımlıyor gerçeğin değersizleştirilmesini.

 

Algıyı yönetmek iletişimi yönetmektir. Her tür iletişimde algı süreci inşa edilirken tüketicinin motive edilebilmesi ve onunla duygusal iletişim kurulabilmesi için en başta güven inşa edilmesi gerekir. İletişim algı yönetimi ile davranış biçimleri oluşturmak ve hedeflere ulaşmak için bir araçtır ve temelinde dürüstlük ve güven olmalıdır. Seslenilen kitlenin kültürü, değerleri ve tutumları göz önünde bulundurularak marka için bir strateji belirlenirken temeller gerçek ötesi söylemlerin üzerine oturtulursa, kitlelerin ikna edilmesi için nesnel verilerin kullanılması yerine duyguların coşturulması yoluna başvurulması ve bunun karşıdaki kitle tarafından kabul edilmesi gerçeklere değil algılara dayalı sahte bir evren üretir. Örnekleri Yalın Alpay Yalanın Siyaseti, 2018 adlı kitabında şöyle özetleyerek devam etmiş; ’’ Olgusal verileri dikkate almadan, doğrudan duygulara hitap eden görsel hileler, geleneksel ve sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokulmaktadır. Bunlar kışkırtıcı görseller taşıyan afişler, üzerlerinde propaganda amaçlı kasti oynamalar ve çarpıtmalar yapılmış, bağlamlarından kopartılmış fotoğraflar (bir mitingi daha kalabalık ya da daha tenha göstermek, başka bir ülkede yapılmış bir gösteriyi kendi ülkesinde yapılmış gibi sunmak, görseli temsil ettiğinden bambaşka bir temsiliyet çerçevesinde kullanmak gibi, televizyonlarda ya da sosyal medyada oynatılan tümüyle taraflı videolar gibi araçlar.’’ İletişim temellerinin sağlam atılabilmesi için, farklılaşarak anlam yaratabilmek için gerçeğin değerini bilmek ve onu korumak kurumun ve kişilerin öncelikli hedefi olmalı. Böylece kurumun çıkarları değil toplumun çıkarları en başta o gün, o dönem için, kurumun itibarı ise sonsuza dek korunmuş olur.

 

 

*Atatürk Denizinden Damlalar, Derleyen: Behçet  Kemal Çağlar, sayfa 193

Yönetimin en değerli fonksiyonlarından biri "İLETİŞİM"

Yönetim biliminin en önemli fonksiyonlarından biri ürün ya da hizmetlerinizin hangi marka altında olursa olsun dış dünyayla ve iç müşteriler...