7 Mart 2021 Pazar

İLETİŞİM SAHNESİNİN YENİ OYUNCULARI AKTİVİST CEO’LAR

 

Dünyanın olduğu gibi özellikle biz iletişimcilerinde gözü kendilerini markaları nezdinde “aktivist CEO” olarak tanımlayan lider ve yöneticilere odaklandı. Şu an okumakta olduğunuz yazıda geçmişe dönerek İstanboolTodayDergisi Ekim 2019 sayısında yer alan ‘’Markaların Zarif Yaka Çiçeği; Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri ve Dönüşen Dünya’’ başlıklı yazımda kısaca şu görüşe yer vermiştim: “Çok yakın gelecekte ‘Yararlılık İlkesi’’ni ürün ya da hizmetlerinin varoluş nedeni olarak benimseyen önce uluslararası markaları ve girişimcileri sahnede göreceğiz. Dünyanın gözünün üzerinde olduğu sorunları görmezden gelmeden bu sorunlara çare arayan, çözüme katkı sağlayarak üreten ve bunun için adeta yarışacak organizasyonlar artacak. Dijital çağ ile oluşan bu yeni düzen, ürün ya da hizmet üreten herkesin dünyayı, toplumları, çevreyi ve geleceği öngörerek koruyan, bütünün yararına organizasyonlar kurmasını ve üretmesini zorunlu kılacak. Hem yılların markalarının hem de yeni girişimcilerin yöneticilerinin bu perspektiften bakmaları rekabet ortamında kalıcı olmalarını, öne geçmelerini ve hatta global üreticiler arasına girmelerini sağlayacak. Kısacası yararlılık ilkesini benimseyerek üreten, markası için statik değil dinamik yenilenme süreci inşa edebilen, bugünün teknolojisini dünya standartlarında kullanıp yakın ve uzak gelecektekini öngörerek adapte olabilecek yetkinliklerini geliştirebilen ve yönetim fonksiyonlarından biri olan halkla ilişkiler faaliyetleri kapsamındabu çalışmaları kamuoyu ile cesurca paylaşabilen liderler ve girişimleri yeni dönemin markaları olacak. Dünya üretse de tüketse de onu koruyanların olacak.’’

 DÜNYANIN SORUNLARINI PAYLAŞTILAR

Çok geçmedi dünya ansızın, yeni tanıştığı bir virüs fırtınasıyla hızlı bir dönüşüme girdi. Ve pandemiden 6 ay kadar önce bu köşede yazdığım gibi bugünün dünyasında bir taraftan üretirken bir taraftan da dünya ve sorunları için çözüm üreten CEO’lar dikkat çekerek üretenler sahnesinde yerlerini aldılar. Hem de fısıldayarak değil, yüksek sesle alanlarını, projelerini duyurarak ve kendilerini ‘’Aktivist CEO’lar’’ olarak tanımlayarak… Elon Musk yenilenebilir enerji, Bill Gates global yoksulluk, Doug McMillon Walmart çevresel problemler, Warren Buffett gelir eşitsizliği, Edward Stack Dick silahlanma karşıtlığı, Brian Cornell LGBTIQ hakları alanlarında çözüm ürettiklerini ilan ederek adeta dünyanın sorunlarını paylaştılar.

Tamer Yakut’un T24’te 21 Şubat’ta yer alan yazısında Salesforce'un CEO'su Marc Benioff’un Wall Street Journal gazetesindeki analizine yer verilmiş. Analizine, "İki farklı CEO tipinin varlığına ikna oldum" sözleri ile başlayan Benioff, iki farklı grubu  şöyle çerçevelemiş. "Birinci grupta dünyanın görünümünü geliştirmeye kendini adayanlar yer alıyor. İkinci grupta ise hiçbir sorumluluk hissetmeyenler, sadece hissedarların menfaatlerine odaklananlar var. Geçmiş yıllarda CEO ve patronların önemli bölümünün ikinci grupta yer aldığına tanıklık ettim. Bu tipte yer alan liderlerin politikayla bütün ilgileri lobi şirketleri kiralamak, politikacıları etkilemeye çalışmak ve vergi konularında etkin olabilmekti. Hissedarlarına gösterdikleri ilgiyi çalışanlarına, topluma ve dünyaya göstermediler."

Ekonomist Milton Friedman’ın “Şirketlerin ana hedefi, karlarını maksimize etmektir’’ görüşünden, “Müşterilerin, çalışanların, tedarikçilerin ve toplumun da önceliklerini şirketlerinin hedefleri arasına koymak ve bunları gözetmek’’ boyutuna geçmek ve daha da önemlisi iletişim stratejilerinde bu alanı görünür olarak yerleştirerek ilerlemek, biz halkla ilişkiler profesyonellerini eskisinden de fazla heyecanlandırıyor.

Dünya ile birlikte bizde de durum hızlıca değişiyor. Duyarlı markaların yöneticileri kendi organizasyonlarında sürdürdükleri özellikle de sosyal değerlerin öne çıktığı, siyasi, ekonomik, toplumsal sorunlara karşı harekete geçen alan liderliğinin yükselişine bizi de tanık ediyorlar. Özel röportajlarında kendini ve ailesini aktivist olarak tanımlayan yöneticilere her geçen gün daha fazla tanık oluyoruz. Bu umut verici gelişme, iletişim dünyasına yeni ve güçlü oyuncular katıyor. Bundan böyle iletişim profesyonelleri markalar nezdinde kurum sözcülerinin etkin gücünü stratejilerinde daha güçlü yönetmek ve daha da etkili kullanmak zorunda kalacaklar. Çünkü aktivist CEO’lar sahnede daha fazla ışık isteyecekler. Dünya da onu koruyanlara bu aydınlığı cömertçe sunacak.

4 Mart 2021 Perşembe

KELİMELERİN GÜCÜNÜ SAVUNAN YARGIÇ

ABD'de 70 yılını hak mücadelesiyle geçiren feminist ikon ve 'eşitlik savaşçısı' yargıç Ruth Bader Ginsburg 18 Eylül 2020’de hayata veda etti.  Dokuz kişilik Yüksek Mahkeme'nin  kararlarında imzası bulunan, dokuz koltuktan birinin sahibi  Gingsburg kritik, çok büyük kararların yürürlüğe girmesini ve insanların kazanmadan kaybettikleri hakları geri alıp, yasa haline gelmesini sağladı.  Gingsburg 87 yıllık hayatının neredeyse 70 yılını hak mücadelesiyle geçirdi.  BBC’ye verdiği bir röportajında  başarısını mahkeme salonlarında azınlıkların sesini duyurma mücadelesi ve üstün hukuk bilgisinin yanısıra, kürsüde yaptığı savunma metinlerinin gücü, yazdığı itiraz dilekçelerinin netliğiyle kazandığını açıkça ifade etti. Bu gücü belki de Cornell Üniversite'sinde Avrupa Edebiyatı dersini aldığı Profesör Vladimir Nabakov sayesindeydi. Ginsburg röportajında yaptığı açıklamada kelimelerle doğru iletişimin gücünü, "Nabokov benim okuma şeklimi ve yazma yöntemimi değiştirdi. Kelimelerle resim çizilebileceğini ondan öğrendim. Doğru kelimeyi, doğru yerde, doğru sırada kullanmayı bana Nabakov öğretti. Bu bir düşünceyi değiştirmede inanılmaz bir fark yaratan bir yöntemdi" diye anlatıyordu.

Bir düşünceyi değiştirmede fark yaratabilmenin gücünü ancak kelimelerin gücünün ne denli önemli olduğunu kabul ederek anlayabiliriz. Farklı disiplinlerde başarılı olan isimlerin iletişimin gücüyle başardıklarını söylemlerinde vurgulamaları da bize her türlü başarıda iletişimin gücünün ne denli önemli olduğunu vurguluyor.  Pratikte iletişimin gücünden nasıl faydalanacağız? Bu yazıya sığdırabildiklerimizle birlikte bakalım. İnsanlar arasında ilişki güçlü bir iletişimle başlar.  Sylviane Herpin’in tanımladığı ilişkide dokuz ayrı kademe vardır. Başlangıçta bu dokuz ayrı kademeye bakmadan önce bizde  güzel bir söz var onu hatırlayalım. ‘’Boğaz dokuz boğumdur’’...  Bu söz diyor ki ‘’Bir sözü düşünüp taşınmadan, içimizden geçirmeden, kendi kendimize ölçüp tartmadan, doğuracağı sonuçları hesaplamadan, düzeltmeden söylememeliyiz. Ola ki istemediğimiz bir sözü ağzımızdan çıkarmış olabiliriz.’’ Ne tesadüf ki Sylviane Herpin’in de dokuz kademesi var ve şöyle sıralanıyor; Sizin düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, karşınızdakinin anlamak istediği, anladığını sandığı, ve anladığı… Varın siz anlatın şimdi söylemek istediklerinizi…


Dili doğru kullanmak günlük hayatımızda olduğu gibi profesyonel hayatta ve bütün düşünme alanlarında doğru iletişimi kurmak adına çok önemli ve en başta geliyor. Bir cümlenin açık ve anlaşılır olması için öncelikle konuşulan dilin doğru kullanılması gerekir. Fakat dilin sadece kurallarına uymak yeterli olmaz. Aynı zamanda kavramların anlamca ifade etmek istediğimiz şeyi karşılaması gerekiyor. Aksi durumda iletişimle  doğru sonuca ulaşmak  mümkün olmuyor.  Çok okumak ve yazmak ifade gücümüzü geliştiriyor. TalentSmart tarafından bir milyondan fazla kişi üzerinde yapılan bir test, yüksek seviyelerde ve maaş kademelerinde olan kişilerin yüzde 90 civarında bir duygusal zekaya sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bu insanlar beden dilinin önemini kavrayıp uygulayabilenler olarak dikkat çekiyor. Yanı sıra bede dilinin etkisi de işin içine giriyor.

İlişkide iyi bir yerde olmak keyif, mutluluk, huzur getirir. Bundan dolayı  iletişimin gücünü de kullanarak ilişkilerimizi yönetmek zorundayız. Şirketler de bunun üzerinde çok çalışıyorlar. İyi anlaşmış takımlar daha verimli, üretken oluyorlar.  Nerede olursa olsun iyi, güçlü ilişkinin içinde en başta güven var. Farklılıklara saygı göstermek, çeşitliliği hoş görmek ve bunun bir kazanç olduğunu bilmek var.  Yapıcı etkileşim, saygı, iyimserlik, aidiyet duygusu var. Güvenilir olmak sabıka yaratmamak, kötü iz bırakmamaktır. Bugün artık hepimiz davranışlarımızla kayıttayız. İnsanlar ve teknoloji ilişkimiz ve iletişimimiz esnasında sürekli kayıtta. Güvenden bahsediyorsak olağan dışı durumlarda dahi olmamız gereken yerde kalabilmek önemli, zira olaylar unutulur ama davranışlar ve bıraktığı iz kaydedilir, kolay unutulmaz. Bu yüzden güvenilirliği her koşul altında yerinde tutabilmek önemli. Açık, samimi, dürüst olmak da güveni besler. Yetkinlik ve şevkat de aynı şekilde kaliteli bir iletişimin kurulabilmesi için gereken güveni sağlıyor.  


2021 İLETİŞİM GÜCÜNÜZÜN PARLADIĞI VE YOLUNUZA IŞIK TUTTUĞU BİR YIL OLSUN


Peki iletişim gücümüzü hem sosyal hem de profesyonel hayatımıza olumlu yansıtacak ve başarıya ulaştıracak yaklaşımlara göz atalım: 

  1. Konuştuğumuz dili sözlü ve yazılı olarak doğru kullanmak, 
  2. Beden dilini doğru kullanmak,
  3. Güven vermek, 
  4. Farklılıkları kabul etmek ve değer olarak görmek, ötekileştirmemek, 
  5. Açık, samimi dürüst olmak, 
  6. Saygı duymak, yapıcı etkileşim 
  7. Şevkat dolu yaklaşmak, 
  8. Yetkinlik yani konumuzda yeterli olgunluğa ve bilgiye erişmiş olmak ve bunu yansıtabilmek, 
  9. İyi bir dinleyici olmak ve karşı tarafa beyaz bir sayfa olarak durabilmek,
  10. Gelişim alanlarımızı ve güçlü yanlarımızı bilmek  


2021 geçen zor seneden sonra hepimizin kendimizi yeni dünyaya uyarlama kapasitemizi keşfetmemizi sağladı. Yeni yıl iletişim gücünüzün parladığı ve yolunuza ışık tuttuğu bir yıl olsun…


Kaynaklar

* https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54232626 



Yönetimin en değerli fonksiyonlarından biri "İLETİŞİM"

Yönetim biliminin en önemli fonksiyonlarından biri ürün ya da hizmetlerinizin hangi marka altında olursa olsun dış dünyayla ve iç müşteriler...