Dünyanın olduğu gibi
özellikle biz iletişimcilerinde gözü kendilerini markaları nezdinde “aktivist
CEO” olarak tanımlayan lider ve yöneticilere odaklandı. Şu an okumakta
olduğunuz yazıda geçmişe dönerek İstanboolTodayDergisi Ekim 2019 sayısında yer
alan ‘’Markaların Zarif Yaka Çiçeği; Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri ve
Dönüşen Dünya’’ başlıklı
yazımda kısaca şu görüşe yer vermiştim: “Çok yakın
gelecekte ‘Yararlılık İlkesi’’ni ürün ya da hizmetlerinin varoluş nedeni olarak
benimseyen önce uluslararası markaları ve girişimcileri sahnede göreceğiz.
Dünyanın gözünün üzerinde olduğu sorunları görmezden gelmeden bu sorunlara çare
arayan, çözüme katkı sağlayarak üreten ve bunun için adeta yarışacak organizasyonlar
artacak. Dijital çağ ile oluşan bu yeni düzen, ürün ya da hizmet üreten
herkesin dünyayı, toplumları, çevreyi ve geleceği öngörerek koruyan, bütünün
yararına organizasyonlar kurmasını ve üretmesini zorunlu kılacak. Hem yılların
markalarının hem de yeni girişimcilerin yöneticilerinin bu perspektiften
bakmaları rekabet ortamında kalıcı olmalarını, öne geçmelerini ve hatta global
üreticiler arasına girmelerini sağlayacak. Kısacası yararlılık ilkesini
benimseyerek üreten, markası için statik değil dinamik yenilenme süreci inşa
edebilen, bugünün teknolojisini dünya standartlarında kullanıp yakın ve uzak
gelecektekini öngörerek adapte olabilecek yetkinliklerini geliştirebilen ve
yönetim fonksiyonlarından biri olan halkla ilişkiler faaliyetleri kapsamındabu
çalışmaları kamuoyu ile cesurca paylaşabilen liderler ve girişimleri yeni
dönemin markaları olacak. Dünya üretse de tüketse de onu koruyanların olacak.’’
DÜNYANIN
SORUNLARINI PAYLAŞTILAR
Çok
geçmedi dünya ansızın, yeni tanıştığı bir virüs fırtınasıyla hızlı bir dönüşüme
girdi. Ve pandemiden 6 ay kadar önce bu köşede yazdığım gibi bugünün dünyasında
bir taraftan üretirken bir taraftan da dünya ve sorunları için çözüm üreten
CEO’lar dikkat çekerek üretenler sahnesinde yerlerini aldılar. Hem de
fısıldayarak değil, yüksek sesle alanlarını, projelerini duyurarak ve
kendilerini ‘’Aktivist CEO’lar’’ olarak tanımlayarak… Elon Musk yenilenebilir enerji, Bill Gates global
yoksulluk, Doug McMillon Walmart çevresel problemler, Warren
Buffett gelir eşitsizliği, Edward Stack Dick silahlanma
karşıtlığı, Brian Cornell LGBTIQ hakları alanlarında çözüm
ürettiklerini ilan ederek adeta dünyanın sorunlarını paylaştılar.
Tamer Yakut’un T24’te 21 Şubat’ta yer alan yazısında Salesforce'un CEO'su Marc Benioff’un Wall Street Journal gazetesindeki analizine yer verilmiş. Analizine, "İki farklı CEO tipinin varlığına ikna oldum" sözleri ile başlayan Benioff, iki farklı grubu şöyle çerçevelemiş. "Birinci grupta dünyanın görünümünü geliştirmeye kendini adayanlar yer alıyor. İkinci grupta ise hiçbir sorumluluk hissetmeyenler, sadece hissedarların menfaatlerine odaklananlar var. Geçmiş yıllarda CEO ve patronların önemli bölümünün ikinci grupta yer aldığına tanıklık ettim. Bu tipte yer alan liderlerin politikayla bütün ilgileri lobi şirketleri kiralamak, politikacıları etkilemeye çalışmak ve vergi konularında etkin olabilmekti. Hissedarlarına gösterdikleri ilgiyi çalışanlarına, topluma ve dünyaya göstermediler."
Ekonomist Milton Friedman’ın “Şirketlerin ana hedefi, karlarını maksimize etmektir’’ görüşünden, “Müşterilerin, çalışanların, tedarikçilerin ve toplumun da önceliklerini şirketlerinin hedefleri arasına koymak ve bunları gözetmek’’ boyutuna geçmek ve daha da önemlisi iletişim stratejilerinde bu alanı görünür olarak yerleştirerek ilerlemek, biz halkla ilişkiler profesyonellerini eskisinden de fazla heyecanlandırıyor.
Dünya ile birlikte bizde
de durum hızlıca değişiyor. Duyarlı markaların yöneticileri kendi organizasyonlarında
sürdürdükleri özellikle de sosyal değerlerin öne çıktığı, siyasi, ekonomik,
toplumsal sorunlara karşı harekete geçen alan liderliğinin yükselişine bizi de
tanık ediyorlar. Özel röportajlarında kendini ve ailesini aktivist olarak
tanımlayan yöneticilere her geçen gün daha fazla tanık oluyoruz. Bu umut verici
gelişme, iletişim dünyasına yeni ve güçlü oyuncular katıyor. Bundan böyle
iletişim profesyonelleri markalar nezdinde kurum sözcülerinin etkin gücünü
stratejilerinde daha güçlü yönetmek ve daha da etkili kullanmak zorunda
kalacaklar. Çünkü aktivist CEO’lar sahnede daha fazla ışık isteyecekler. Dünya
da onu koruyanlara bu aydınlığı cömertçe sunacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder