77 ülkenin 2050 yılına kadar
sera gazı emisyonunu sıfırlamayı taahhüt ettiği Birleşmiş Milletler (BM) İklim
Eylemi Zirvesi 22 Eylül’de gerçekleşti. Zirveye damgasını vuran 16 yaşındaki
aktivist Greta Thunberg, iklim değişikliği karşısında acilen önlem alınması
gerektiği konusunda sesini zirveye katılan 60 ülkenin liderlerine deyim
yerindeyse bağırarak duyurdu. Bundan kısa bir süre önce eski CIA Ajanı Valerie Plame
de ülkesindeki ulusal güvenlik, sağlık sistemi, kadın hakları konularındaki
yanlışlara dikkat çekerek başkan adayı olacağını ABD Kongresi’ne sosyal medyada
paylaştığı bir videoyla ilan etti. Videosunda doğrudan Trump’a ‘Hesap sormaya
geldim’ diyerek seslendi. Kısacası, 2019’un son çeyreğinde sesini yükseltenlerin
gündeminde dünyanın ve insanlığın ortak sorunları ile geleceği vardı.
Tüm bunlardan önce yeni
sayılacak bir başka bilgi ise BM Nüfus Fonu’nun (UNFPA) dünya nüfusunun güncel
durumu ve bölgesel artış ve azalış eğilimlerine göre 2019
itibarıyla 7,71 milyar olan dünya
nüfusunun, 2055'te 10 milyara, bu yüzyılın sonunda ise 11,2 milyara
yükseleceğini açıklamasıydı. Kapitalizm gözlükleriyle baktığımızda, üretenler
için dünya nüfusunda beklenen bu artış göz kamaştırıcı... Öyle değil mi?
Dünya
nüfusunun artması, kaynakların azalması, doğal afetler, küresel ısınma,
ırkçılık, insan hakları, tüm doğanın ve canlıların korunması gibi konularda
toplumların içinden geçtiği tünelin
aydınlanması devletlerden sonra, bireylerden önce global markaların hatta
üretenlerin tamamının sorumlu davranmasını zorunlu kılacak. Geleceğin insanı, tüketirken
seçecek ve seçerken dünyayı, insanı koruyanı, kollayanı arayacak. Yaşarken
tüketecek, tüketirken evreni, neslini, tüm canlıları koruyanı seçecek.
Bugüne ve
asıl bize dönersek... Halkla ilişkilerin de konusu olan ‘Sürdürülebilir Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ projeleri
yakın zamana kadar markaların kendilerini ifade edebilmelerinin yollarından
sadece biriydi. Ve deyim yerindeyse tüm iletişim aktivitelerinin yanında markaların
yakasına zarifçe kondurulmuş bir çiçek gibi duruyorlardı. Toplumun duyarlı
olduğu konularda gerçek bir sorun seçilerek markanın özüne uygunluğu ve
sürdürülebilirlik özelliği çoğu zaman göz ardı edilerek tasarlanan bu
projelerin süs gibi durmasının temel nedeni ise yapılmış olsun diye
yapılmaları, eksik kalmayalım ruhuyla hazırlanmalarıydı. Tüketicinin gözünü
boyamak için hazırlanan projeler işte tam da bu yüzden yazının başlığındaki
gibi, elbise daha şık görünsün diye yakaya iliştirilmiş bir çiçek gibi duruyor.
Oysa artık Dünya sorunları için usulca mırıldanmıyor, bağırıyor. Bugüne kadar
amacına ulaşmayan birçok kurumsal sosyal sorumluluk projesini de anlamlı hale
getirip tekrar canlandırabilecek bir dönem var önümüzde.
Dünya sadece onu koruyanların olacak...
Yakın
gelecekte ‘Yararlılık İlkesi’ni ürün ya da hizmetlerinin varoluş nedeni olarak benimseyen
uluslararası markaları ve girişimcileri göreceğiz. Dünyanın gözünün üzerinde
olduğu sorunları görmezden gelmeden bu sorunlara çare arayan, çözüme katkı
sağlayarak üreten organizasyonlar artacak. Diğerleri de bunu fark ettikçe
gelişim planlarında dünyaya ve topluma duyarlı yaklaşımlarla strateji
geliştirecekler. Yararlılık İlkesi ile bütüncül yaklaşarak üretmek sosyal
sorumluluk projesi değil amaç olacak. Dolayısıyla yeni dünya düzeninde markalar
statik değil dinamik yenilenme sürecini dünyayı takip ederek üretim ve gelişim
süreçlerine katmak zorunda kalacaklar. Dijital çağ ile oluşan bu yeni düzen,
ürün ya da hizmet üreten herkesin dünyayı, toplumları, çevreyi ve geleceği
öngörerek koruyan bütünün yararına organizasyonlar kurmasını ve üretmesini zorunlu
kılacak. Hem yılların markalarının hem de yeni girişimcilerin yöneticilerinin bu
perspektiften bakmaları rekabet ortamında kalıcı olmalarını, öne geçmelerini ve
hatta global üreticiler arasına girmelerini sağlayacak.
Kısacası
Yararlılık İlkesi’ni benimseyerek üreten, markası için statik değil dinamik
yenilenme süreci inşa edebilen, bugünün teknolojisini dünya standartlarında
kullanıp yakın ve uzak gelecektekini öngörerek adapte olabilecek
yetkinliklerini geliştirebilen girişimler yeni dönemin markaları olacak. Özetle
dünya üretse de tüketse de onu koruyanların olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder