15 Ekim 2019 Salı

Markaların Zarif Yaka Çiçeği; Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri ve Dönüşen Dünya





77 ülkenin 2050 yılına kadar sera gazı emisyonunu sıfırlamayı taahhüt ettiği Birleşmiş Milletler (BM) İklim Eylemi Zirvesi 22 Eylül’de gerçekleşti. Zirveye damgasını vuran 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg, iklim değişikliği karşısında acilen önlem alınması gerektiği konusunda sesini zirveye katılan 60 ülkenin liderlerine deyim yerindeyse bağırarak duyurdu. Bundan kısa bir süre önce eski CIA Ajanı Valerie Plame de ülkesindeki ulusal güvenlik, sağlık sistemi, kadın hakları konularındaki yanlışlara dikkat çekerek başkan adayı olacağını ABD Kongresi’ne sosyal medyada paylaştığı bir videoyla ilan etti. Videosunda doğrudan Trump’a ‘Hesap sormaya geldim’ diyerek seslendi. Kısacası, 2019’un son çeyreğinde sesini yükseltenlerin gündeminde dünyanın ve insanlığın ortak sorunları ile geleceği vardı.

Tüm bunlardan önce yeni sayılacak bir başka bilgi ise BM Nüfus Fonu’nun (UNFPA) dünya nüfusunun güncel durumu ve bölgesel artış ve azalış eğilimlerine göre 2019 itibarıyla 7,71 milyar olan dünya nüfusunun, 2055'te 10 milyara, bu yüzyılın sonunda ise 11,2 milyara yükseleceğini açıklamasıydı. Kapitalizm gözlükleriyle baktığımızda, üretenler için dünya nüfusunda beklenen bu artış göz kamaştırıcı... Öyle değil mi?

Dünya nüfusunun artması, kaynakların azalması, doğal afetler, küresel ısınma, ırkçılık, insan hakları, tüm doğanın ve canlıların korunması gibi konularda toplumların içinden geçtiği tünelin aydınlanması devletlerden sonra, bireylerden önce global markaların hatta üretenlerin tamamının sorumlu davranmasını zorunlu kılacak. Geleceğin insanı, tüketirken seçecek ve seçerken dünyayı, insanı koruyanı, kollayanı arayacak. Yaşarken tüketecek, tüketirken evreni, neslini, tüm canlıları koruyanı seçecek.

Bugüne ve asıl bize dönersek... Halkla ilişkilerin de konusu olan  ‘Sürdürülebilir Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ projeleri yakın zamana kadar markaların kendilerini ifade edebilmelerinin yollarından sadece biriydi. Ve deyim yerindeyse tüm iletişim aktivitelerinin yanında markaların yakasına zarifçe kondurulmuş bir çiçek gibi duruyorlardı. Toplumun duyarlı olduğu konularda gerçek bir sorun seçilerek markanın özüne uygunluğu ve sürdürülebilirlik özelliği çoğu zaman göz ardı edilerek tasarlanan bu projelerin süs gibi durmasının temel nedeni ise yapılmış olsun diye yapılmaları, eksik kalmayalım ruhuyla hazırlanmalarıydı. Tüketicinin gözünü boyamak için hazırlanan projeler işte tam da bu yüzden yazının başlığındaki gibi, elbise daha şık görünsün diye yakaya iliştirilmiş bir çiçek gibi duruyor. Oysa artık Dünya sorunları için usulca mırıldanmıyor, bağırıyor. Bugüne kadar amacına ulaşmayan birçok kurumsal sosyal sorumluluk projesini de anlamlı hale getirip tekrar canlandırabilecek bir dönem var önümüzde.

Dünya sadece onu koruyanların olacak...

Yakın gelecekte ‘Yararlılık İlkesi’ni ürün ya da hizmetlerinin varoluş nedeni olarak benimseyen uluslararası markaları ve girişimcileri göreceğiz. Dünyanın gözünün üzerinde olduğu sorunları görmezden gelmeden bu sorunlara çare arayan, çözüme katkı sağlayarak üreten organizasyonlar artacak. Diğerleri de bunu fark ettikçe gelişim planlarında dünyaya ve topluma duyarlı yaklaşımlarla strateji geliştirecekler. Yararlılık İlkesi ile bütüncül yaklaşarak üretmek sosyal sorumluluk projesi değil amaç olacak. Dolayısıyla yeni dünya düzeninde markalar statik değil dinamik yenilenme sürecini dünyayı takip ederek üretim ve gelişim süreçlerine katmak zorunda kalacaklar. Dijital çağ ile oluşan bu yeni düzen, ürün ya da hizmet üreten herkesin dünyayı, toplumları, çevreyi ve geleceği öngörerek koruyan bütünün yararına organizasyonlar kurmasını ve üretmesini zorunlu kılacak. Hem yılların markalarının hem de yeni girişimcilerin yöneticilerinin bu perspektiften bakmaları rekabet ortamında kalıcı olmalarını, öne geçmelerini ve hatta global üreticiler arasına girmelerini sağlayacak.

Kısacası Yararlılık İlkesi’ni benimseyerek üreten, markası için statik değil dinamik yenilenme süreci inşa edebilen, bugünün teknolojisini dünya standartlarında kullanıp yakın ve uzak gelecektekini öngörerek adapte olabilecek yetkinliklerini geliştirebilen girişimler yeni dönemin markaları olacak. Özetle dünya üretse de tüketse de onu koruyanların olacak...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetimin en değerli fonksiyonlarından biri "İLETİŞİM"

Yönetim biliminin en önemli fonksiyonlarından biri ürün ya da hizmetlerinizin hangi marka altında olursa olsun dış dünyayla ve iç müşteriler...